FERYATSIZ DUY BENİ-III

Without Hope
Frida Kahlo, Without Hope-Ümitsiz…

(Bu yazının ilk yayımlanıp kimsenin umurunda olmama tarihi: 14 Ocak 2011
Son yayımlanma tarihi: Bugün!)

‘Yoo, olamaz’ diye geçirdi içinden. Şu koskoca şehirde bir bayan, yalnız başına bir kafede oturamıyordu. İşte yine neyine güveniyor bilinmeden insana sıkıntı veren tiplerden biri oturmuştu masasına. Birazdan oturalı en az iki dakika olduğu halde ‘acaba yanınıza oturmamda sakınca var mı?’ diye soracaktı. Sonra da yok gözlerinin rengi, yok ellerinin güzelliği, yok…

Onu dikkate almadan oturmaktı en iyisi ama içinde kafasını kaldırıp ona bakması için dayanılmaz bir istek uyandı. Geldiğinden beri kendisini izleyen ve tek kelime bile etmeyen kişiyi merak etmişti. Kafasını kaldırdığında bir de ne görsün; kollarını masaya, çenesini de kollarının üstüne yerleştirmiş beyefendi ona bakıyor direkt olarak. Bir de dönüp baktı diye gülümsüyor utanmadan. O anda içinden ona koca bir tokat savurmak geldi. Ama kayıtsız kalarak, aşağılayıcı şekilde bakmanın en büyük ceza olacağını biliyordu. Öyle de yaptı.

O arada gözüne masanın üzerinde duran ve kendisinin olmadığına göre genç adamın olması gereken kitap takıldı. ‘Yoksa bu sandığım kadar ipsiz sapsız değil mi ki?’ diye geçirdi içinden. Öyle ya günümüzde bu tür gençlerin kaçı elinde kitapla dolaşıyordu ki? Gerçi kitabın üstünü okuyup da ders kitabı mı, macera kitabı mı ya da annesi ısmarladığı için alınmış dandik bir yemek kitabı olduğunu anlamadan karar vermesi imkansızdı.

Tam ne olduğunu anlamak için kitaba bakıyordu ki, gözleri ona yöneldi. Neredeyse beş saniye kadar kıpırtısız bakıştılar ve sanki konuşmadan tüm düşüncelerini birbirlerine aktardılar. ‘Ne kadar farklı, ne kadar etkileyici gözleri var’ diye düşündü. Çoktandır hiç kimse ona o kadar sıcak ve o kadar sevecenlik dolu gözlerle bakmamıştı. ‘Bir şey var’ dedi kendi kendine. ‘O gözlerde anlayamadığım bir şey var…’

Genç adamın bir türlü başlığını çözemediği kitabı kendisine doğru itmesiyle, düşüncelerini bir kenara bıraktı. ‘TOPLUMUN TEK TİPLEŞTİRİLMİŞ HETEROSEKSÜEL YAPISININ İÇİNDE YER BULMAYA ÇALIŞAN HOMOSEKSÜALİTE’ yazıyordu kitabın üstünde. ‘Bu başlık çok tanıdık, yakın zamanda okumuş olmalıyım’ diye düşünürken, kostümü baştan aşağı beyaz olan bir bayanın kendilerine doğru geldiğini gördü. Garson olmak için fazla şıktı kıyafeti. Beyazlı kadın genç adamın kulağına eğildi ve bir şeyler fısıldadı. Ona sadece ‘peki’ diye karşılık veren adam ayağa kalktı. Kendisine dönüp ‘Hoşça kal sevgilim, yine geleceğim’ dedi ve beyazlı kadının arkasından gitti.

‘Hayret bu erkekler ya! Bir suratına baktın diye sevgilileri oluverirsin, bir de çay falan içsen beraber tecavüze yeltenecek demek ki serseri!’ diye sinirleniyordu ki adamın kitabı masada unuttuğunu fark etti. Onu çağırıp kitabı vermeliydi. Kendisinden elli metre kadar uzakta ayakta duran üç kişiden birinin o olduğunu görünce gitmemiş olduğu için sevindi. Yanlarına yine beyaz kostümlü diğerinden daha uzun boylu ve vücut yapısı daha güzel bir kadın gelmişti.

‘Evet Serkan Bey, ne düşünüyorsunuz?’ Genç adam gözlerindeki yaşı silebilmek için iki eliyle yüzünü ovuşturduktan sonra uzun boylu kadına baktı: ‘Bir değişiklik yok doktor. Yine eskisi gibi hiç konuşmadı ve bakışları da anlaşılmazdı. Kendi kitabını getirin okursa belki bir şey elde ederiz demiştiniz ya…’ Doktorun yüzündeki ifade değişti: ‘Ne o yoksa almak istemedi mi?’ ‘Yoo, hayır’ diye karşılık verdi adam. ‘Aldı ama iddiaya girerim ki, aa adam kitabını burada unuttu diye hayıflanıyordur şimdi. Hiçbir tanıma belirtisi göstermiyor beni görünce. Her şeye rağmen büyük bir sabırla ilgileniyorsunuz karımla… Sağ olun…’

Adam beyaz kostümlü iki kadından ayrılınca, kitabı geri verme umudunu yitirdi. O ara kitabın kapağını çevirip içine bakmayı akıl etti. İlk sayfanın tam ortasında:

Sevgili eşime,

Gösterdiği sabır ve yardımlardan dolayı

teşekkürlerimle…” yazısı basılıydı. Altında da kendi adı vardı.

Neden sonra bu adın kitabın kapağında da yazar adı olarak basılı olduğunu fark ettiğinde hala; hiç kitap yazmadığı ve hiç evlenmediği halde, kendisine böyle saçma sapan bir şaka yapan kişinin kim olduğunu bulmaya çalışıyordu.

dEvAm EdEcEk…

FERYATSIZ DUY BENİ-III” için bir yorum

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s