BABAM

Babamın kolunda bir Nacar saati var. Dedemden kalma. Eskiden deri kayışının rengi beyazmış, öyle anlatır babam. Ama artık kömür karası. "Yenisini alalım baba" dediğimde "Boş ver,"dedi: "Bu emektar beni hiç yarı yolda bırakmadı. Hem rakamları fosforlu. Karanlıkta görmek için. Yeni zamazingoları ben n'aapıyım yerin yedi kat dibinde?" Babam anneler gününde anneme düdüklü tencere aldı. Annem … Okumaya devam et BABAM

KÜTÜPHANEYE GİDEN KEDİ VE BEZELYE ÇİÇEKLERİ

Bezelye çiçekleri... Size bahçemdeki leylak ağacını, bir karıştan daha küçük olarak diktiğim ama sürgün vermeye başlayan üç gülü, Eflani'deki köpeklerim Kılkuyruk, Akkafa, Kötükulak, Tilkiş ve Kara’yı yazacaktım ki Marquez öldü. Macondo'daki tüm leylak ağaçları ve köpekler, 12 Aureliano'lar, Fermina Daza, Florentina Ariza, Labirentindeki General, gelmeyen mektubunu bekleyen Albay hep öksüz kaldı. Bence Gabriel García Márquez, … Okumaya devam et KÜTÜPHANEYE GİDEN KEDİ VE BEZELYE ÇİÇEKLERİ

MEYDAN

    Başkan Vergili; "Karabük' yakışan bir kent meydanı olacak" diyor, 16 Ocak 2014. Fotoğraf kendi sitesinden alınmıştır.  Ben de buradan soruyorum: "1 Mayıs'ta bile ayak basamadığımız bir meydan, ne zaman halkın meydanı olacak?"   ‘Artık hep kişisel şeyler yazacağım’ demiştim. Ama bugün 1 Mayıs.  Sabah Karabük’e iniyorum. Belediye başkanımızın geçen 5 yıllık dönemde yapıp bitirdiği meydan … Okumaya devam et MEYDAN