Bir kaç hafta önce evimizin önünde köpeklerimiz Şanslı ve Çakır’ın kafesinin demirlerinde bir fare, çarmıha gerilmiş olarak bulundu. Tüm CSI (Crime Scene Investigation-suç mahalli araştırması) bilgilerime rağmen farenin orada nasıl öldüğünü öğrenemedim. Alıp oradan rahmetliyi, saygı ve huşu içinde çöp kutusuna bıraktım. Sonraları kediler arasında bir tuhaf hareketlenmeler, dizi dizi bir yerlere gitmeler, bir tanesinde…
Ay: Kasım 2012
FEŞBURT NE KIZ?
Metehan’ı sonunda saçını kestirmeye razı ediyorum. Berbere giderken saçının arkasını kestirmemek için pazarlık ediyor: -Anne ensemde kuyruk oluşsun iste. Kafamın da bi kuyruğu olur! *** Pazar akşamı geç saat… Metehan, öğretmeninin ödev olarak bir konuda yazılı ve görsel bilgi istediğini söyleyince kızıyorum: – Bu saatte nerden bulucam bu bilgilerin çıktısını sana ben! – Kırtasiye diye…
BUGÜN BENİM DOĞUM GÜNÜM NE SARHOŞUM NE YASTAYIM SAFRANBOLU SOKAKLARINDA ANNEM VE BABAMLA TELAŞTAYIM
Bahar geldiği zaman yaz gelse de bir buz mavisi pantolon alsam derim. Sonra bir bakarım ki ben daha pantolonu alamadan yaz gelmiş de geçiyor bile. Yolda giderken sonbahar gelse de yaprakların manzarasına doyum olmasa derim. Bugün bir de baktım ki ben doyamadan sonbahar manzarasına, kış gelmiş bile. Neyse ki bu kış, yalnızlığın şiirden çıkıp bitki…
DON’T MATTER IF YOU’RE BLACK OR WHITE *
* SİYAH YA DA BEYAZ OLMAN FARK ETMEZ Kameralara birlikte görüntü vermek istemeyen Bedevî ve kutup ayısı… Sayın Obama’yı zamanında tebrik edemedik. Bu da bizim ayıbımız olsun. Gündemimiz siyah ve beyazla o kadar meşguldü ki siyahî bir başkanın yeniden Amerikan başkanı seçilmesi, ilk seçildiği günkü kadar ilgimizi çekmedi. * Yukarıdaki söz merhum çukulata renkli Amerikalı…
UYKUSUZ MİSAFİR – III
MİSAFİRLİK DE BİR YERE KADAR BIRAK BİRAZ EV SAHİBİN KONUŞSUN –Mehmet Kütükçüoğlu ve Karabük tarihi hakkında basılmış ilk kitap olan kitabı “Türkiye’nin İlk Ağır Sanayi Kenti Karabük” Gözlerim, bulutlara bürünmüş dağların kenarındaki evimde Garfiyıld’ı arıyor kaç gündür. Bu benim tamamen sarman renkli erkek, ama erkek olduğu kadar da naif ruhlu kedim. Bayramda evimizi, daha çok…
UYKUSUZ MİSAFİR – II
uyku diye bir şey yoktur Kendimi edebî bir hikâyenin içinde bulmayalı uzunca bir zaman olmuştu. Ne de olsa üç metre karelik bir yaşamın ve uykunun kayda değer bir yanı olmasa gerekir. Kırsalda başlayan eğitim macerası kasaba okullarına, oradan da dershanelere olanca hızıyla ilerlemişti. Bağlarbaşı’ndan Kadıköy’e tek kişilik bir kortej ise yüksek eğitimin nihai törenine hızlı…
UYKUSUZ MİSAFİR – I
BİLİNDİK ÖYKÜ DENEMELERİ II/ MEZARLIKLARDAKİ YEŞİL ÇİMENLER DAHİ SARARMAYA BAŞLADI; VE BEN HALA NEFES ALABİLİYORUM Normal şartlarda sekiz saat uykunun bana yeteceğini bilirim. Lakin bugün öyle olmadı. Sabah 06:00’da yatmış olmamın akşama kadar yatmak için bulunmaz bir fırsat olduğunu devamlı kendime fısıldadım. Saat 13 gibi Zahar odadan içeri girdi. – ‘‘Efendim uyanma vakti, kahvaltıyı hazırladım.’’…
ORHAN GENCEBAY’IN DOKUZUNCU (YAŞ) SENFONİSİ
Orhan Gencebay, arabesk müzik olarak adlandırılan müziğini “Yanlıştır ve eksiktir” diyerek reddedip “Serbest Türk Müziği”, “Özgür Türk Müziği” ya da “Gencebay Müziği” gibi kavramlarla adlandırıyor. Bu bir Vikipedi bilgisi. Müziğe altı yaşında başladığını öğrendiğimiz Gencebay’ın çaldığı bilinen enstrümanları sırasıyla yazarken bile hayrete düşüyor insan: Keman, mandolin, bağlama, tambur, tenor saksafon. 1966 yılında TRT İstanbul Radyosu…