Previously on Gölge:
Lisbeth: Siz Türkler çok romantiksiniz tarih konusunda. Aslında her konuda. Seçimlere, referandumlara ve siyasi partilere bile romantizmle, aşkla yaklaşıyorsunuz. Halbuki halka ve Hakk’a aşık ne adamlar gelmiş geçmiş şu Anadolunuzdan.
Köroğlu’na duyun aşkınızı bakın ne demiş:
Fakir fukarayı incitmen sakın / Mal yemez tamahkar zengine bakın
Pir Sultan Abdal’a duyun aşkınızı bakın ne demiş:
Kurtulaman Ezrail’in elinden / Dünya dolu malın olsa ne fayda
Dadaloğlu’na duyun aşkınızı bakın ne demiş:
Hakkımızda devlet etmiş fermanı / Ferman Padişah’ın dağlar bizimdir
Yunus Emre’ye duyun aşkınızı bakın ne demiş:
Doğruya varmayınca, mürşide yetmeyince / Hak nasip etmeyince, sen derviş olamazsın
Ahmet Arif’e duyun aşkınızı bakın ne demiş:
Ard arda kaç zemheri / Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu / Dışarda gürül gürül akan bir dünya / Bir ben uyumadım / Kaç leylim bahar / Hasretinden prangalar eskittim
Prangaları hasetten değil, hasretten eskiten adamlara aşık olsaydınız.Siz bunca söz söyleyen, gücünü halktan alan adam varken memleketinizde, gücünü halka rağmen, halka karşı kullanan adamlara aşık olmuşsunuz! Kula kulluk etmen diyenlere değil, sonuna kadar biat edin diyenlere aşık olmuşsunuz!
***
Lisbeth: En son izlediğim duygusal Türk filmi de Kırgız romancı Cengiz Aytmatov’dan uyarlama zaten: SELVİ BOYLUM AL YAZMALIM! Bir de benim anlamadığım, bütün filmlerde Anadolu’daki kadınların hepsinin başında yazma, yaşmak, çember, şal, başörtü adı her ne olursa olsun örtü var ama, parlamentonuza başörtülü bir kadın milletvekili girince kriz yaratıp onu kovdunuz…
***
Gölge ve Lisbeth, 2 Mayıs 1999 tarihine, Ankara’ya, 21. dönem Meclis açılışına gittiler. Bu tarihte, Mazilet Partisi İstanbul milletvekili olarak meclise giren Kerve Mavakçı’nın, DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit tarafından meclis salonundan attırılmasına tanık oldular. Bu hata, parti liderleri ve milletvekillerinin Türk siyaset tarihine damgasını vuracak ne ilk hataları, ne de son gafları olacaktı.
Gaf deyince hemen belirtelim, geçen ayki hikayenin sonlarına doğru, Gölge ve Lisbeth’in gafını sözünü esirgemez rakibi Ybani’nin Rusya’da terör estirdiği haberi geldi. Raskolnikov ile birlikte bir suç çetesi kurmuş ve meşhur Fabergé yumurtalarından birini ele geçirmişti. Bu haber üzerine bizim kahramanlar ve onlara yardım etmek için gelen Michael Knight ve arabası K.I.T.T, bir kargo uçağına binerek soluğu Rusya’da aldılar.
Lisbeth, daha uçaktan inmeden, arkadaşlarını, Ybani’nin çaldığı bu meşhur yumurtanın ne mene bir şey olduğuna dair bilgilendirmeye başladı:
Lisbeth: Fabergé yumurtaları 1885 ve 1917 yılları arasında, Rus mücevher tasarımcısı Peter Carl Fabergé’ye ait mücevher firması tarafından, Rus Çarları III. Aleksandr Aleksandroviç Romanov ve onun oğlu II. Nikolay Aleksandroviç Romanov ailesi için her biri dünyada tek olarak tasarlanmış Paskalya yumurtalarıymış.
K.I.T.T: İlk yumurta Ortodoks Paskalyası olan 24 Mart 1885 tarihinde III. Aleksandr’ın eşi Çariçe Maria Feodorovna’ya hediye edilmiş. Genellikle yumurtaların içinde çiçek buketi, taht arabası veya minik bir hayvan figürü gibi, yine mücevherle işlenmiş bir ya da iki sürpriz çıkarmış. Fakat bu sürprizlerden çoğu, zaman içinde kaybolmuş.
Michael Knight: Aramızda Sayın Lisbeth’ten başka internete bağlanıp istediği her bilgiyi elde edebilen bir kişi daha var anlaşılan.
Gölge: O bir kişi değil ki, bir araba!
Michael Knight: Bir Ferrari için araba kelimesi ne kadar kifayetsiz kalır tahmin bile edemezsiniz Hanımefendi. Hele ki firmanın 70. yıldönümü için, her biri kişiye özel tasarlanarak üretilecek Laferrari modelleri için bunu asla dememelisiniz.
K.I.T.T: Sayın Gölge, kalbimi kırıyorsunuz. Belki kalbim yok ama, benim gibi bir 2017 model özel üretim Laferrari Aperta’nın 949 beygir gücü üretebilen V12 motorunu üzmek üzeresiniz.
Gölge: Beygirinin gücü, çenesine de vurmuş anlaşılan. Hey Allahım ya! Haydi işimize bakalım beyler, bayanlar ve V12 motorlar!
***
Fabergé’nin Çar ailesi için özel imal ettiği elli yumurtadan kırk üç tanesi günümüze kadar kaybolmadan gelebilmişti. Kremlin Armoury Müzesi bu yumurtaların on tanesine günümüzde ev sahipliği yapıyordu. Bu yüzden Gölge, Lisbeth, Michael ve K.I.T.T Moskova’da kargo uçağından iner inmez, soluğu Kremlin Armoury Müzesi’nde aldılar.
***
Lisbeth: Paskalya için hediye edilen ilk yumurtayı çok beğenen Çar III. Aleksandr, Fabergé’den bunu her sene tekrarlamasını istemiş. Öyle ki takip eden senelerde yapılacak yumurtanın nasıl süslemelerle bezeneceği, Çar ailesi dahil herkesten saklanan bir sır olmuş. III. Aleksandr’ın ölümünden sonra tahta geçen oğlu II. Nikolay, Fabergé’den her yıl iki adet yumurta yapmasını istemiş. Bunlardan biri annesi Maria Feodorovna, diğeri karısı Çariçe Aleksandra Feodorovna için imal edilecekmiş!
Gölge: Vay be! Demek Hürrem Sultan sendromu Rusya’da da varmış!
K.I.T.T: Dünyanın, insan dişisinin nefes aldığı her metrekaresinde kaynana-gelin sendromu olagelmiştir Sayın Gölge. Bu, insanoğlunun bitmek tükenmek bilmeyen kıskançlık ve elindekini paylaşamama hırsının kadınlarda ön planda olan bir tezahürüdür.
Gölge: Ne yaptınız siz bu araba bozuntusuna yahu? Muhteşem Yüzyıl’a bağladı Hürrem Sultan’ı duyunca!
Lisbeth: Çok haklısın K.I.I.T ama Ortadoğu, Balkanlar ve Doğu Avrupa coğrafyasında bu gelin-kaynana müessesesi çok daha belirgin işlemekte değil mi sizce de? Mesela sizin kadar yakışıklı bir otomobil, bu kaynana meselelerini dert etmemeli!
Gölge: Bilgisayarlarla aranda bir şeyler olduğunu biliyordum ama bilmem kaç tonluk bir hurda yığınına da kur yapabileceğin aklımın ucundan geçmezdi Lisbeth!
K.I.T.T: Optimus Prime gibi ayağa kalkıp yürüsem ne yakışıklı robot dersiniz! Ama yine de hurda yığını kelimesi, hava filtremi incitti Gölge Hanım! Neyse yumurtaların hikayesi şöyle devam ediyor. Buyurun Sevgili Lisbeth…
Lisbeth: Bu gelenek 1917 Ekim Devrimi’ne kadar sürmüş. O sene Romanov hanedanının sonu olmuş ve maalesef tüm aile fertleri idam edildiği için Fabergé, kimseye yumurta hediye edememiş. Son iki yumurta ise sahiplerine hiç ulaşamadan ve parası ödenmeden yarım kalmış.
Gölge: Aaaa! Koskoca Çar bir de para mı veriyormuş bu sürpriz yumurtalara?
Lisbeth: Senin sürpriz yumurta dediğin yumurtalardan Ybani’nin çaldığı “The Winter Egg” yani kış yumurtası, 2002 yılında Christie’s müzayede evinde 9,6 milyon dolara alıcı bulmuş.
Gölge: Kimmiş bu pahalı zevkleri olan alıcı?
K.I.T.T: Tabii ki o zamanın Katar Emiri Hamid bin Halife es-Sani! Aynı zamanda sıkı bir otomobil koleksiyoncusudur kendi. Bir ara Fast&Furious 7’de rol almış olan Masserati Ghibli’siyle aramda kısa bir ilişki olmuştu. Aynı kargo uçağıyla Tayland’a gönderiliyorduk_
Gölge: Bir tek V12 motor gücünün aşk hayatını dinlemediğimiz kalmıştı şurada, o da oldu! Bir araba için oldukça cüretkarsınız Sayın K.I.T.T!
***
Kendi aralarında kavga etmedikleri zamanlarda Fabergé yumurtasını çalan Ybani’den geri almak için uğraşan kahramanlarımız, Moskova’daki Kremlin Armoury Müzesi yetkililerinden bilgi aldılar. Çalınan yumurta eski Katar Emiri tarafından 2002 yılında müzayededen satın alınmış ve Emir’in özel koleksiyonuna katılmıştı. 2017 Nisan ayında Kremlin Armoury’de yapılacak özel bir sunum için Katar’dan getirilirken, uçaktan çalınmıştı.
Gölge: Ybani böyle bir istihbaratı bulabilecek yetenekte değildir, o sadece asmayı, kesmeyi bilir. İşbirlikçileri olma_
Lisbeth: Raskolnikov! Evet! Bu adam müzeden bilgi alıp Ybani’ye sızdırmış olmalı. Fakat neden? Karaborsa müzayedecilerini uyandırmadan asla satıp elden çıkaramayacağı, dünyada eşi benzeri olmayan -boynuna taksan takılmaz, saçına taç yapsan yapılmaz- bir yumurta için neden kendini yordu ki bu kadar?
***
Aynı anda, Atlantiğin öte kıyısında bir yerlerde…
Sam Harmon: Sayın Ocean, bu otel açılışı için verdiğimiz kıyafet balosunu Las Vegas’ta değil de Florida’da yapmak akıllıca bir fikir mi sizce?
Danny Ocean: Balo kralı ve kraliçesini seçtikten sonra Las Vegas’a içinde yüzme havuzu olan bir uçak kaldıracağım ve uçaktan otelin roof’undaki havuza paraşütle atlayacakları sürprizini öğrendikten sonra herkes çok mutlu olacak sevgili ortağım göreceksiniz!
***
Kremlin Armoury Müzesi’nden, Gölge ve Lisbeth’e çalınan yumurtada bir izleme cihazı olduğu bilgisi verildi. Ama müzede sergilenen ve sergilenecekler devlet koruması altında olduğu için, devlet sırrı sayılan yumurtanın nerede olduğu bilgisi saklandı. Lisbeth’in müzenin güvenlik odasındaki bilgisayarlara bir göz atmasıyla Gölge’ye fısıldaması bir oldu:
Lisbeth: Yumurta St. Petersburg’da bir adada! Haydi yürü, çıkalım buradan!
Gölge: Baylar, St. Petersburg’a gidiyoruz. Hem Finlandiya Körfezi kıyısındaki bir şehirde kaç tane ada olabilir ki?
Lisbeth: Ahahahahah! 101’miş 42’ye düşmüş.
Gölge: Ne o düşen? Fahrenheit olarak şehrin ısısı mı?
Lisbeth: Hayır ada sayısı! St. Petersburg 1703’te Rus Çarı Petro tarafından kurulmuş. Şehrin adı 1914’te Petrograd yapılmış, 1924’te ise Leningrad olarak değiştirilmiş. 1991 yılında Sovyetler Birliği dağılınca şehrina adı tekrar St. Petersburg yapılmış. 20. yy başlarında 101 adası olan şehrin ada sayısı 42’ye düşürülmüş!
Gölge: Biz yumurtanın verici sinyalini hack’leyene kadar ada ada gezip arayacağız. Michael siz K.I.T.T’i turboya alıp önden gidin. Biz Lisbeth’le kendi yöntemlerimizle gideceğiz.
K.I.T.T: Benim daha iyi bir fikrim var Gölge Hanım. Siz müzede oyalanırken biz Michael’la biraz etrafı araştırdık. Civardaki otomobil arkadaşlardan aldığım bilgiye göre, Ybani ve Raskolnikov Rusya’dan ayrılmışlar. Yani aradığınız ada veya sahil, St. Petersburg-Rusya’da değil, St. Petersburg-Florida’da!
Gölge: Arabalardan hiç hazzetmezdim ama ukalaları da ayrı çekilmezmiş. Neyse, St. Petersburg’u ada ada gezmekten kurtardığınız için teşekkürler. Buradan Florida’ya direkt uçuş var mıdır bak bakalım Lisbeth?
***
Kahramanlarımız Moskova’dan kalkıp Hollanda’nın Rotterdam şehrinden aktarma yapan bir kargo uçağı buldular. Ama Gölge’nin ülkesi ve Hollanda arasında son dakika çıkan bir diplomatik kriz nedeniyle uçağın iniş ve aktarma yapmasına izin verilmedi.
Lisbeth: N’oldu Gölge? Suratın uçağına iniş izni verilmemiş diş işleri bakanı gibi sirke satıyor…
Gölge: Hiç komik değilsin Lisbeth! Bir an önce kuleyi hack’lersen iniş iznimizi alıp işimize bakalım!
***
Sonunda Florida’daki St. Petersburg’a ulaştıklarında, şehir, Danny Ocean’ın o akşam vereceği kıyafet balosunun heyecanıyla çalkalanmakta idi. Etrafta akla gelmedik kıyafet ve tiplemelerle gezen Hollywood ünlülerinin yanı sıra, şaşırtmacalı olarak birbirinin tipine bürünmüş aktörlerin fotoğrafları, İnstagram’da beğeni yağmuruna tutuluyordu. Hele ki Ocean’ın, balonun sonunda çok büyük bir sürprizi olacağı haberi yayıldığında, çılgınlık had safhaya ulaştı.
Gölge’nin iç sesi, bu işin Fabergé yumurtasının maddi değeriyle yakından uzaktan hiçbir alakası olmadığını söylemekteydi. The Winter Egg yani kış yumurtası, II. Nikolay’ın karısı Çariçe Aleksandra Feodorovna için mücevher tasarımcısı Alma Phil tarafından tasarlanmıştı. Yumurtanın yüzeyi, donma efekti için platin ve elmaslarla işlenmişti. Yumurta eriyen buzu taklit eden kristalden bir kayanın üzerinde yükseliyordu. Yumurtanın içinden çıkan sürprizi, platin bir sepetten fışkıran beyaz anemon çiçekleriydi. Çiçekler beyaz kuvars, nefrit, altın ve 3246 adet minik elmasla bezenmişti.
Şehirdeki The Loews Don CeSar Oteli’nin inci taneleri gibi parlayan kumsalında yapılacak olan büyük partinin organizasyon işleri son halini almıştı. Gölge, iç sesine kulak verip Raskolnikov ve Ybani’yi, Michael Knight ve KITT’e otelin kuaföründe kıskıvrak yakalattı. Yakalandıkları anda kuaför, Ybani’nin saçına The Winter Egg’in içinden çıkan sürprizini, yani anemon çiçekli sepeti yerleştiriyordu. Raskolnikov ise, kucağında yumurta ile bir emir eri edasıyla başlarında dikiliyordu. Gölge, eli testereli bir katilin böyle şaşaalı bir yerde, Rus Çariçesi makyaj ve giyimiyle ne aradığını hala anlayabilmiş değildi.
Rus aksanıyla konuşan güçlü bir erkek sesi: Aleksandra! Aleksandra sevgilim! Ah başına gelenleri duyunca… İnanamadım… Moskova’da her yerde aradım seni… Mutin denen bir adama teslim etmişler koskoca imparatorluğu sevgilim… Bölmüşler, parçalamışlar ülkemizi… Ama merak etme, ben bulacağım senin yumurtanı çalan o haini…
Gölge: Bir Çar II. Nikolay Aleksandroviç Romanov’umuz eksikti casting’de, o da geldi tam olduk! Adamı geçmişe gidip, sen getirdin değil mi Lisbeth? Bak, Rus Çariçesi gibi giyinmiş Ybani’yi karısı sandı zavallı!
K.I.T.T: Hayır ben getirdim Sayın Gölge. Belki yumurtayı bulmamızda bir faydası olur diye düşündüm.
Gölge (sinirinden KITT’le dişlerinin arasından konuşarak): Yumurta bulmaya Çar yerine iki tane burnu iyi koku alan Rus Spaniel köpeği getirseydin ya ukala araba! Her neyse!
Gölge (Ybani’ye dönerek): Ey Ybani! Çekilen üç film boyunca akıl almaz cambazlıklarla Las Vegas’ın en büyük kumarhanelerini bir gecede soymuş bir hırsız olan Danny Ocean’ın düzenlediği bir kıyafet balosuna, dünyanın sayılı mücevherlerinden biriyle gelip çalınmayacağını umuyorsan! Çok aptalmışsın!
Ybani: Ha ha ha! Siz de nereden çıktınız yahu? Ağız tadıyla Danny Ocean kılığındaki George Clooney’nin düzenlediği bir kıyafet balosuna da gidemeyecek miyiz artık? Ne demiştim ben: ‘Katilim ama kalpsiz değilim!’ Bu, herkesin gözünü diktiği muhteşem bekar adamı da ben kapmak istedim. Hem ben yaş tahtaya basmam güzelim! Bu yumurta ve çiçekleri birer taklittir!
Raskolnikov: Ama ama ben… Siz gerçeğini takmak istersiniz diye düşündüm… Replikasını yaptır derken şaka yapıyorsunuz sandım… Hem bu yumurtalardan bir tanesini yapmanın günde on altı saat çalışma ile on beş ay sürdüğünü düşünürsek, taklidini bile yapmak aylar sürerdi!
Gölge: İşte şimdi yandık! Çabuk ver o yumurta ile çiçek sepetini bana!
Bir erkek sesi: Yanmadınız Matmazel! Mösyö Raskolnikov değiştirmedi ama yumurtayı ben değiştirdim!
Gölge, Lisbeth ve Ybani hep bir ağızdan: Jan Valjean!!!
Raskolnikov: Adi bir hırsız için ne onurlu davranış bayım!
Jan Valjean: Edebiyat tarihi benim hırsızlığım için çektiğim ceza üzerinden suç ve ceza kavramını yeniden yazmıştır Sayın Raskolnikov. Sizin gibi soğukkanlılıkla art arda iki cinayet işleyebilmiş adi bir katil değilim ben. Hele ki kendimi sıradan insanlardan farklı görerek büyük işler başarmak adına, o, sıradan dediğim insanları öldürmüş olmamın hiç ceza almaması gerektiğine inanan bir alık, asla değilim! Açlıktan ölmemek için ekmek çaldım ben!
Raskolnikov: Sizin sefiller’i oynayan hayat hikayenizle bu satırları dolduracak değiliz Mösyö Valjean! Ama hapisten firar edip, yıllarca adaletten kaçtığınızı göz önünde bulundursak, kimin adi bir suçlu olduğu ortaya çıkacaktır!
Gölge: Aranızdaki en adi suçluyu yakalamamız gerekirken siz durmuş Fransız ve Rus edebiyatı düellosu yapıyorsunuz! Haydi düşün önüme! Madem elimizdeki bu yumurta taklittir, ben orijinalini nerede bulacağımızı gayet iyi biliyorum!
***
The Loews Don CeSar Oteli’nin plajında balo için özel üretilmiş dev çelik konstrüksiyondan dans pistine binlerce insan adeta yığılmıştı. Danny Ocean ve ortağı Sam Harmon bizimkileri kapıda karşıladılar:
Danny Ocean: Oooooo kimler varmış, kimler gelmiş? Vay vay vay! Ne güzel kostümler bunlar! Yakında onuncu yılını kutlayacak olan Gölge Dergi’nin antikahramanı Gölge! Yanında Steig Larsson’un bilgisayar hacker’ı kahramanı Lisbeth Salander! Amanın Michael Knight! Rus Çarı_
Nikolay: II. Nikolay ve Çariçesi Aleksandra Feodorovna efendim. Siz de Florida Dükü olmalısınız…
Danny Ocean (kahkahalarla): Daha çok Las Vegas Prensiyim ama siz öyle de diyebilirsiniz Bayım! Aha! Arkalarında bir de siyah Transformers arabası getirmişler! Konuşuyor sanırım? Ne? Yoksa? Bu? 949 beygir gücü üretebilen V12 motorlu 70. yıl için özel üretilmiş bir Laferrari Aperta mı?
K.I.T.T: Sevgili Lisbeth, korkuyorum, bu hırsız beni de çalacak!
Gölge: Nerede o günler! Bakın Danny Ocean Bey. Biz buraya Ybani’den çaldığınız Fabergé’nin The Winter Egg’ini geri almaya geldik. Lafımızı ikiletmeyin. Zaten o yumurtayı kimseye satamazsınız. Sahibine, yani eski Katar Emiri’ne geri vereceğiz.
Eski Katar Emiri Hamid bin Halife es-Sani: Kimin yumurtasını kime vereceksiniz Ey Gölge Hatun?
Gölge: Ka… Katar Emiri?
Hamid bin Halife es-Sani: Yumurta hep sahibindeydi zaten. Ybani Hatun Katar’a geldi ve George Clooney’e gerçekten aşık olduğunu, onun Danny Ocean kılığında bir kıyafet balosu düzenlediğini ve ancak o partiye paha biçilmez ve taklit edilemez bir kılıkla katılırsa, balo kraliçesi seçilip, baş başa kalabileceklerini anlattı. Ben de razı oldum. Ama tabii ki mücevher ustalarıma yumurta ve çiçek sepetinin taklidini hazırlattım. 9,6 milyon doları çöpe atacak göz var mı bende?
Danny Ocean: George Clooney mi dediniz? Ben “Ocean’s Eleven” filmini taa 1960 yılında çevirmiştim. Clooney denen adam benim kötü bir taklitimdir. Bayanlar baylar, ben Frank Sinatra ve ortağım Sam Harmon rolünde Dean Martin!
Ybani: Alçak! Kandırdın beni! George Clooney numarası yaptın! İnanmıyorum sana!
***
Ybani olan bitenden bihaber zavallı Frank Sinatra’yı kesip biçmeden, Florida polisi müdahale etti. Katar Emiri çok kıymetli yumurtasını da, Michael Knight çok konuşan arabasını da alıp gitti. Boş yere ülke ülke dolaştıkları yanlarına kar kalan Gölge ve Lisbeth, patronlarının onlara yaptırmadığı tatili yapmak üzere Florida’daki lüks otele yerleştiler.
***
Gölge: Ocean’s 14 çekilmeli miydi, yoksa suyu mu çıkardı filmin?
Lisbeth: E duymadın mı baş rolünde kadınların olduğu Ocean’s 8 çekiliyor.
Gölge: Fena değilmiş, belki bize de bir rol verirler!
Lisbeth: Onu bunu bırak da, Ybani’ye George Clooney’nin 2014’ten beri bekar olmadığını söylese miydik?
Kızlar hep bir ağızdan: Puhahahahahahahahah!
Derken Lisbeth’in Whatsapp kutusuna bir mesaj düştü:
“Lisbeth, Michael ile birlikte Baywatch çekimleri için Paradise Cove, Malibu’dayız. Gölge’yi ek yanıma gel sevgiler, K.I.T.T.”
Bu hikayem Gölge Dergi’nin Nisan 2017 tarihli 115. sayısında yayınlanmıştır. İllüstrasyon Hüseyin Esen…