Biz küçükken bisiklet karne hediyesiydi. Tabii o zaman digital kamera, iPod, bilgisayar falan yok.
Bir de tabaktaki yemeğimizin tamamını bitirirsek dedemiz bize cici çikolata alırdı. Ak sakallı olsun olmasın çocuğun dedeyi sevme sebebi, ‘yeter dişleriniz çürüyecek’ diye yasaklar koyan anneye rağmen, her an cebinden çıkabilecek o çikolata paketiydi.
Şimdiki dedeler değişmiş. Ekmeğe “eppek” diyen torunlarını ellerinden tutup imanlı ve iyi bir insan yetiştirmek için camiye götürürken türlü pahalı elektronik aletler vaad ediyorlar. İyiye doğruya sevk etme işi bitmiş, şirk koşarak mükafatlandırma kısmına geçmişler.
İbadet gibi Allah’la kulu arasında kalması gereken bir mahremiyeti günümüz teknolojisinin tüm çocukların ağzının suyunu akıtan ürünleriyle taçlandırıyorlar.
Herhalde sırat köprüsünü de uzaktan kumandalı arabalarla geçme niyetindeler.
Lafı uzatmayayım, biz küçükken bisiklet karne hediyesiydi. Bu memleket ekmek karnesi zamanlarını yaşadığında o dedelerin çoğu ekmeğe “eppek” diyordu belki de.
Allah hiç birimizi o günlere muhtaç etmesin. Ama benimki dahil kimsenin çocuğunun alnında yazılı insanlik karnesinin, bir dokunmatik cep telefonu ile mükafatlandirilmasını da nasip etmesin. Amin.
[Merzifon İlim Yayma Cemiyeti için intihar vakti:
İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır
Okumaktan murat ne
Kişi Hak’kı bilmektir
Çün okudun bilmezsin
Ha bir kuru ekmektir
Okudum bildim deme
Çok taat kıldım deme
Eğer Hak bilmez isen
Abes yere gelmektir
Dört kitabın mânâsı
Bellidir bir elifte
Sen elifi bilmezsin
Bu nice okumaktır
Yiğirmi dokuz hece
Okursun uçtan uca
Sen elif dersin hoca
Mânâsı ne demektir
Yunus Emre der hoca
Gerekse bin var hacca
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir
YUNUS EMRE]