Metehan’ı sonunda saçını kestirmeye razı ediyorum. Berbere giderken saçının arkasını kestirmemek için pazarlık ediyor:
-Anne ensemde kuyruk oluşsun iste. Kafamın da bi kuyruğu olur!
***
Pazar akşamı geç saat… Metehan, öğretmeninin ödev olarak bir konuda yazılı ve görsel bilgi istediğini söyleyince kızıyorum:
– Bu saatte nerden bulucam bu bilgilerin çıktısını sana ben!
– Kırtasiye diye bişi var anne!
***
– Anne bari bi müzik açsana. Böyle sessiz ders çalışırken sanki dünya renksiz gibi oluyo!
***
Ders çalışırken yine TV’yi falan kapattım diye bir sinirlenme anında:
– Böyle devam ederse hiç yapmam ödevi!
***
Ayağını masaya vurduktan sonra:
– Bu acıyı kelimelerle anlatamayacağım için beden dilini kullanıcam!
***
Ben: Hiç çikolata var mı?
Metehan: Sen mi istiyorsun?
Ben: Evet.
Metehan: Ben her gün istiyorum!
***
– Her şeyi yapabiliyorken niye kitap okuyorsun ki anne?
***
– Anne hani ishal olunca bağırsaklarımı bozdum diyorsun ya sonra nasıl tamir ediyorsun?
***
– Anne o nasil sıcak su! Sanki tepemden lav akiyor!
***
Çok fazla bilgisayar oynayıp dersini geciktirdiği konusunda 1.233.555inci kavgamız esnasında:
-Anne bilgisayarin varsa tabii ki kullanacaksın!
***
Nat Geo 3D kanalına denk geldik. Çöldeki mirketleri gösteriyor. Koşa koşa sinemadan aldığımız üç boyut gözlüklerini getiriyorum. Deniyoruz. Babam bağırıyor:
– Tamam tamam oldu! Bak işte tek hayvanı üç tane gösteriyor!
***
Metehan: Anneanne sen neden bilgisayar kullanmıyorsun?
Annem: Oğlum biz geç kaldık öğrenmek için o işleri!
Metehan: Mesela öğrensen, Feysbuk’a girsen, senle mesajlaşırdık geceleri!
Annem: Ah oğlum keşke de ben anlamam ki Fesbuk’tan filan!
Babam: Feşburt ne kız?
Hepimiz: Gülmekten yerlerdeyiz…