Where did your heart go / Did you put it on a train / Did you leave it in the rain / Or down in Mexico Geç de olsa gelen ritm. Vücudumu saran müthiş bir sigara kokusu. Ben sigara içmem. Hızlıca dönen bir büro sandalyesi. Loş ışıklar. Neredeyse karanlık. I belong to you / And you, you belong to... Okumaya Devam et →
BİR MANİNİZ VARSA AKŞAMA ANNEMLER SİZE GELECEK
oy yiğit dağlar yiğit öfken başın yer yiğit el sözün dinler ise sen de eli dinle git kardeşim esed dedin şimdi düşmanın oldu gözlerini aç da bak kuzu kurda yem oldu aldın minik gemicik parasını kim verdi kanal açacam dedin istanbul seni gerdi bu tencere bu tava hepsi bu aynı hava gel bu sese kulak... Okumaya Devam et →
YÜZDE ELLİYİ EVDE TUTMAK İSTERDİM
Golden Retriever cinsi köpeğim ŞANSLI 16 Mayıs’ta doğum yaptı. Ama bu güzel haberi size verebilmek için bir ay beklemek zorunda kaldım. ŞANSLI’nın on bir tane yavrusu oldu. Her ne kadar kendi cinsinden bir baba ile çiftleştirip Golden yavrular elde etmeye çalışsak da, siyah ve kangal tipi yavrular, babaların bahçemize giren kocaman bir kangal ve siyah... Okumaya Devam et →
BUGÜN BENİM DOĞUM GÜNÜM NE SARHOŞUM NE YASTAYIM SAFRANBOLU SOKAKLARINDA ANNEM VE BABAMLA TELAŞTAYIM
Bahar geldiği zaman yaz gelse de bir buz mavisi pantolon alsam derim. Sonra bir bakarım ki ben daha pantolonu alamadan yaz gelmiş de geçiyor bile. Yolda giderken sonbahar gelse de yaprakların manzarasına doyum olmasa derim. Bugün bir de baktım ki ben doyamadan sonbahar manzarasına, kış gelmiş bile. Neyse ki bu kış, yalnızlığın şiirden çıkıp bitki... Okumaya Devam et →
UYKUSUZ MİSAFİR – II
uyku diye bir şey yoktur Kendimi edebî bir hikâyenin içinde bulmayalı uzunca bir zaman olmuştu. Ne de olsa üç metre karelik bir yaşamın ve uykunun kayda değer bir yanı olmasa gerekir. Kırsalda başlayan eğitim macerası kasaba okullarına, oradan da dershanelere olanca hızıyla ilerlemişti. Bağlarbaşı’ndan Kadıköy’e tek kişilik bir kortej ise yüksek eğitimin nihai törenine hızlı... Okumaya Devam et →
UYKUSUZ MİSAFİR – I
BİLİNDİK ÖYKÜ DENEMELERİ II/ MEZARLIKLARDAKİ YEŞİL ÇİMENLER DAHİ SARARMAYA BAŞLADI; VE BEN HALA NEFES ALABİLİYORUM Normal şartlarda sekiz saat uykunun bana yeteceğini bilirim. Lakin bugün öyle olmadı. Sabah 06:00’da yatmış olmamın akşama kadar yatmak için bulunmaz bir fırsat olduğunu devamlı kendime fısıldadım. Saat 13 gibi Zahar odadan içeri girdi. - ‘‘Efendim uyanma vakti, kahvaltıyı hazırladım.’’... Okumaya Devam et →
Y BORUSU
Taşınmak evinizi bin parçalık bir yap-boz gibi parçalara ayırmak ve sonra diğer evde taşıyıcı adamların hallaç pamuğu gibi dağıttığı parçaları birer birer yerine koymaktan ibaret. Biraz sabır ve biraz kararlılık istiyor o kadar. Taşındıktan sonra bir eve neler gereklidir? Neler gerekli değildir ki? Ben eve (sanırım) tam anlamıyla yerleşirken ve her odayı tek tek kafamda... Okumaya Devam et →
KEYFE KEDER
Kendi gazetemin patronuyum. tugbaturan.com'un tek yazarı, baş yazarı, editörü, fotoğrafçısı, muhabiri, sayfa düzenleyicisi, yazı işleri müdürü, halkla ilişkiler müdürü, tanıtım sorumlusu, çaycısı, temizlikçisi ve ev sahibiyim. Bu hem iyi hem kötü. Hem içinden gelen her şeyi yazmak hem de yazmamak, hem memlekete dair her şeye isyan etmek hem de kendi içinde olan bitenlere kulak vermek... Okumaya Devam et →
