SUICIDE SQUAD 2016: GÖSTERİ YENİ BAŞLIYOR

Gerçek kötülerin amaçsız mücadelesi: Suicide Squad

Suicide Squad, ilk versiyonu ile DC Comics’in “The Brave and the Bold”  isimli Eylül 1959 sayısında boy gösteriyor. Sonra Mayıs 1987’de “Legends” başlığı ile okuyucuyla buluşan ve daha sonraki yıllarda defalarca çizilen Suicide Squad ekibinde (tamamını değil ama) bana tanıdık gelen kimler varmış bir bakalım:

Albay Rick Flag Jr; gerçek adı aynı. First appearance-İlk çiziliş 1959.

Amanda Waller; gerçek adı aynı. First app. 1987.

Deadshot; gerçek adı Floyd Lawton. First app. 1987.

Bronze Tiger; gerçek adı Ben Turner. First app. 1987.

Enchantress; gerçek adı June Moone. First app. 1987.

Captain Boomerang; gerçek adı George Harkness. First app. 1987.

Penguin;  gerçek adı Oswald Cobblepot. First app. 1987.

Slipknot; gerçek adı Christopher Weiss. First app. 1987.

Poison Ivy; gerçek adı Pamela Isley. First app. 1987.

Harley Quinn; Dr. Harleen Frances Quinzel. First app. 1992.

Bane; gerçek adı bilinmiyor. First app. 2002.

(DC Extended Universe- 2016’dan günümüze)

El Diablo; gerçek adı Chato Santana.

Katana; gerçek adı Tatsu Yamashiro.

Killer Croc; gerçek adı Waylon Jones.

***

The Joker; gerçek adı yok. First app. 1940. Suicide Squad’da yer almaz, Batman’in daimi düşmanı ve Harley Quinn’in sevgilisi.

***

Suicide Squad’ın sinema filmi olarak ilk görüntüleri nete düştüğünde, Jared Leto’lu Joker belki biraz abartılı servis edilmişti. Filmin vizyona giriş tarihi yaklaştıkça Batman v Superman’de (bence) beceremedikleri “villain” yani kötü adam tiplemesini başarılı bir Joker’le unutturacaklar diye düşündüm. Çünkü kahraman filmlerinde kötü adam da, (buradaki -da eki fazla) en az kahraman kadar kalplerimizde yer eder. Kötü adam kötülük yapmakta ne kadar yetenekli ise, dünyayı ele geçirmeye ne kadar bir adım daha yaklaşmışsa, kahramanın da tüm dünyayı ve sevdiği kadını aynı anda kurtarırken küllerinden doğuşu bir bambaşka olur. Hele kötü adam gündüzleri kahramanın yanı başında dostça gezerken, için için onu mahvetme planları yapıyorsa, kahramanın gücü ve yüce gönüllülüğü daha bir ön plana çıkar.

Gelelim kahramanlarımızın, pardon anti-kahramanlarımızın özel bir görev için hapisten çıkartıldığı filmimize. Bazı karakterlerin ön planda olup diğerlerinin sönük kaldığı eleştirilerine (şimdilik) kulak asmazsak, açılışı Deadshot (Will Smith) ve Harley Quinn (Margot Robbie) ile yapmalarının doğru seçim olduğunu söyleyebilirim. Bu ikilinin Focus (2015) filminde aralarındaki fizik-kimya-biyolojinin tuttuğunu gören yapımcılar, sevgili olmasalar da dirsek dirseğe savaşan anti-kahramanlar olarak ikisini ön plana çıkarıyorlar. Savaşmaları gereken kötülük (biraz) yetersiz kalsa da, filmdeki şarkı seçimleri daha ilk sahnelerden itibaren beni esir aldı. Kaç gündür Quinn’in görüntüleri ile birlikte “You don’t owe me” şarkısı dönüyor kafamda! Şarkının Lesley Gore tarafından ilk seslendirildiği Aralık 1963’ten, 1 Şubat 1964’e gelindiğinde 3 hafta boyunca Billboard listelerinin 2. sırasında kaldığını söylemeden geçmeyelim. Şarkının tek talihsizliği o tarihlerde 1 numarada Beatles’ın “I want to hold your hands” şarkısı olması sanırım. Şarkının, Grace ve rapçi G-Eazy’nin birlikte söylediği filmde kulmanılan versiyonu ise 2015 tarihli başarılı bir cover.

Film eleştirisi yapayım derken “spoiler” vererek henüz filmi izlemeyenlerin keyfini bozmak istemem. Ama Joker karakteri, Heath Ledger’dan sonra beyaz perdede efsaneleştiği için, Jared Leto’nun bu t/b/ahtsız prensin yerini doldurup dolduramayacağını merak ettiğim için, filmde Harley Quinn’in sevgilisi tipinden çok, hikayenin en kötü adamı olarak boy göstermesini isterdim. Amanda Waller’ın (Viola Davis) Task Force X için toparladığı bu anti-kahraman grubuna karşı olmasını, onları dağıtmak için elinden geleni yapmasını, hatta geçmişten gelen kişisel bir kin nedeniyle Waller’a savaş açmasını beklerdim. Ne de olsa kötü adamların kötü olmasının sebebi, dünya düzeniyle ve dünyayı düzenlerle sürekli bir alıp veremedikleri olmasıdır. Suicide Squad takımını, (sözde) sadece ülke çıkarlarını korumak isteyen Amanda’nın emirlerine mi uyacaklar, yoksa kötülük abidesi Joker’e mi katılacaklar ikileminde seyretmek keyifli olabilirdi. Neyse bir dahaki filme artık.

Bazı filmleri (bu da dahil) izledikten sonra, keşke film endüstrisiyle uzaktan yakından hiç alakası olmayan kişilere (örneğin bana), daha film proje aşamasındayken izlettirseler diye düşünmeden edemiyorum. Bir seyirci gözüyle nerede yanlış yapacaklarını önceden söylerdim ve bir sürü box-office hayal kırıklığıma engel olabilirdim. Mesela Boomerang rolünde gönül isterdi ki Tom Hardy’yi göreyim. Tom Hardy bu, her yerde görmek istediğimiz adamlardan, öyle değil mi?

Margot Robbie’ye gelince, fragmanı seyretmeyenler seyretsin. Askerlerin arasında bir kostüm değiştirme sahnesi var ki akıllara zarar. Onun için üzülmüyor değilim ama Allah onu da öyle yaratmış n’aapalım.

Son söz olarak bu DC Comics ve Marvel karakterlerinden Hollywood daha çok ekmek yer, bize de seyretmesi düşer diyorum. İyi seyirler…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s