Hepimizin bildiği gibi SGK 2010 yılında, ilacın fabrikadan depoya, eczaneden hastaya kadar bütün aşamalarını izlemeye (güya) imkân tanıyacak olan karekod uygulamasını başlattı. İlaç kutularına bu (karekod okuyucuya okutulduğu zaman ilacın son kullanma tarihi de dâhil pek çok harf ya da rakamdan oluşan) karekod denen küçük minik kareler basılacaktı.
Fakat piyasaya uygulamadan önce sürülmüş olan ürünlerde karekod yoktu, barkod vardı. Her istediği hemen yapılan şımarık çocuk edası ile daha piyasadaki tüm ilaçlar karekodlu hale gelmeden başlatılan sistem bizi bugünlere kadar getirdi.
Eczane ve depoların raflarında milyonlarca kutu karekodsuz ilaç bulunurken SGK; ‘BEN YAPTIM OLDU’ mantığıyla sistemi faaliyete geçirdi.
Sisteme ilk geçildiği zaman her eczaneye karekod okuyucular alındı ve kısa bir süre piyasaya yeni üretilerek çıkan ve kutusunda karekod basılı ilaçlarla beraber bu karardan önce piyasaya çıkmış ve karekod yerine barkod basılı ilaçlar sisteme beraberce girildi. Sonra SGK olayı hızlandırdı ve ‘TÜM İLAÇLAR YA KAREKODLU OLACAK YA KAREKODLU OLACAK’ emrini verdi.
Böylece eczane ve depo raflarında duran milyonlarca kutu karekodsuz ilaç için matbaalarda milyonlarca (aslında basılmaması gereken) karekod basıldı. İlacın her kutusunu takip etmek amacı ile yola çıkıp böyle bir sistem yerleştiriyorsunuz. Ve fakat sistem tam anlamıyla oturana kadar her iki kodu taşıyan ilaçları da aynı anda işleme sokmayı kabul etmiyorsunuz. Sonra ilacı takip etmeye yarayacak o parmak izi kadar spesifik numaraların okul çıkartmaları şeklinde matbaalarda bastırılıp mümessillerce taşınarak eczanelere dağıtılması gafletine göz yumuyorsunuz. Milyonlarca sahte kupürü kendi elinizle piyasaya verdikten sonra sahte reçete ve karekoddan SGK‘nın ne kadar zarar edeceğinden bahsediyorsunuz! SİZ KİMİ KANDIRIYORSUNUZ?
Akıl ve mantık sahibi olan yöneticiler, herhangi bu kadar büyük çaplı bir sistem değişikliğinde eski sistem ve yenisinin bir arada yürütülmesini öngörürler. Neden? Eski ama en azından alışılmış ve sıkıntısız işleyen sistem hali hazırda devletin işlerini yürütürken, programcılar pilot olarak seçilmiş belli sayıda kullanıcıda yeni sistemi denerler. Eksiklikleri giderirler ve sonra sistemi yine kısım kısım tüm kullanıcıların hizmetine sunarlar.
Ama bizde nasıl olur? Bir pazartesi günü(özellikle haftanın ilk günü seçilir ki zayiat daha fazla olsun) işinizin başına geçersiniz ve yine ‘BEN YAPTIM OLDU’cu bir emirle yenilenen sistemi aynı anda 24.000 eczanenin hizmetine sunarsınız. Sonuç: SİSTEM ÇÖKER!
Tüm şehirlerde insanlar ellerinde reçeteleri kalakalırlar. İlaç verme sisteminin kilitlenmesine sebep olan SGK iken, ilaç vermeyen ECZACI olur. Halk muhatap olduğu son halkaya veryansın edebilmektedir çünkü.
Sistem kör topal işlemeye başladığında ise, programda değişiklik yapmak veya programın yeni sürümünü yüklemek hep pazartesi günleri akıllarına gelen bilgi işlemciler sayesinde kitlenir durur. Vatandaşa “SİSTEM ÇALIŞMIYOR” ya da yavaş çalışıyor saçmalığını söylemekten dilimizde tüy biterken sonunda zurnanın zırt dediği yere gelinir: Nedir?
Devletin kendi dilinden dinleyelim:
________________
“GENELGE 2010/24
Bilindiği üzere ilaç ambalajlarına 2 boyutlu barkod zorunluluğu getirilmiştir. Üreticiler tarafından depo ve eczanelere karekodlu ürün satışı gittikçe artan bir düzeyde gerçekleşmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığımız ile birlikte konunun diğer paydaşları olan üreticiler ilaç depoları ve eczaneler ile yapılan toplantılar sonucu uygulamanın 16 Mayıs 2010 tarihinden itibaren başlatılması kararı alınmıştır. Ürünlerin anılan tarihte karekodlu ve karekodsuz olarak piyasada bulunacağı söz konusu olduğundan 15 gün geçiş süresi verilerek 01.06.2010 tarihine kadar etiketleme yolu ile bütün ürünlerin karekodlu hale getirilmesi planlanmıştır. Bakanlığımıza uygulamanın ne şekilde yapılacağı soruları üzerine aşağıdaki işlem basamakları oluşturulmuştur.
-Ecza depoları ve eczane stoklarında bulunan karekodsuz ürünlerin sistemde kullanılabilir hale gelmesi için bu ürünler Geçici bir 2D karekod şekli (G2D) uygulanacaktır.
–Uygulama güçlüğü ve GMP koşullarının bozulmaması gerektiğinden G2D karekod son kullanma tarihi ile üretim seri no’larını içermeyecektir. G2D halen uygulanmakta olan EAN barkod (13 haneli) ve firma tarafından üretilecek benzersiz seri numarasını içerecektir.
-GMP koşullarının bozulmaması gerektiğinden ürünler eczaneden depoya ya da depodan üreticiye iade edilmeyecektir.
-Firmalar ürettikleri G2D etiketleri depolara ve eczanelere göndererek stoklarda yer alan karekodsuz bütün ürünlerin etiketlenmesini temin edeceklerdir. Bu etiketlerin, karekodsuz ürünlerin fiyat kupürleri (fiyat kupürlerinin tekrar kullanılamayacak şekilde iptal edilmesi suretiyle) üzerine sökülmeyecek şekilde uygulama işleminin yapılması ilgili firmanın sorumluluğundadır.
-Firmalar ürettikleri G2D karekod etiketlerini sisteme 15.05.2010 tarihinde saat 24:00’e kadar bildireceklerdir. Bu tarihten sonra yapılan G2D bildirimleri sistem tarafından kabul edilmeyecektir. Firmalar tarafından depo ve eczanelerde bulunan karekodsuz ilaç adedini karşılayacak kadar G2D karekod etiketi oluşturulacaktır.
-Eczaneler 16.05.2010 tarihi ile 01.06.2010 tarihleri arasında hem G2D etiketli hem de 2D’li bütün ürünleri İTS’ye kaydederek ürün sorgulaması yapacaklardır.
-01.06.2010 tarihi itibariyle piyasadaki tüm ürünler karekodlu (2D/G2D) olarak işlem görmeye başlayacaktır. Bu tarih itibariyle firmalar tarafından üretilen ancak ürün üzerine uygulanmayan G2D karekod etiketleri imha edilecek ve İlaç Takip Sisteminde kayıtları silinecektir.
Bilginizi ve gereğini rica ederim.
Prof. Dr. Nihat TOSUN
Bakan a.
Müsteşar“
____________
Evet nedir? Devletin geçici karekod genelgesinde söylediklerine ters düşerek tüm G2D(geçici karekodlu) etiketlere son kullanma tarihi olarak 101231 (31 Aralık 2010 tarihinin yy/aa/gg olarak yazılmış hali) tarihi basılınca tüm bu etiket basılmış ilaçlar asıl son kullanma tarihleri ne olursa olsun kullanım dışı kaldı.
Genelgede de belirtildiği üzere 16 Mayıs 2010 tarihinden itibaren karekod uygulamasını başlattınız. Anılan tarihte ilaçlar karekodlu ve karekodsuz olarak piyasada bulunacağı söz konusu olduğundan 15 gün geçiş süresi verilerek 01 Haziran 2010 tarihine kadar etiketleme yolu ile bütün ürünlerin karekodlu hale getirilmesini kendiniz planladınız. İlaçları takip edebilmek amaçlı her kutuya parmak izi kadar kıymetli karekodların basılmasını siz istediniz. Sonra bu parmak izi kadar kıymetli karekodları ilaçlara etiketleme yöntemi ile yapıştırın ki biz ille de hepsini kontrol edeceğiz diye siz direttiniz.
NE OLDU! BU HER BİRİÜZERİNE YAPIŞACAĞI İLAÇ KADAR MADDİ DEĞER TAŞIYAN ETİKETLER PİYASADA DOLAŞIRKEN KİMSE KİMSEYE BİR ŞEY SORMADI! KİMSE NE KADAR İLAÇ OLDUĞUNU CİDDİ ANLAMDA SORGULAMADI!
ŞİMDİ TOPLAM 20 MİLYON KAREKODSUZ İLAÇ BULUNURKEN 166 MİLYON KAREKOD NUMARASI ÜRETİLMİŞ DEMEK KOLAY!
TÜM ECZANELERİ HAYALİ REÇETELER ÜRETEREK HAYALİ KAREKODLA SATIŞ YAPMAKLA SUÇLAMAK KOLAY!
DEVLETİN ‘ZARARSIZ’ KİŞİLERCE YÖNETİLEN BİRİMLERİNİN İNSANLARIN İLACA ULAŞMA VE TEDAVİ OLMA HAKKINA BÖYLE FÜTURSUZCA ENGEL OLMASINI KINIYORUM!
EVDEKİ HESABI ÇARŞIYA UYDURAMAYAN KURUMLARIN UYGULAMALARI YÜZÜNDEN ZAN ALTINDA KALAN VE BU İŞİ HAKKIYLA YAPAN TÜM MESLEKTAŞLARIM ADINA BU SUÇLAMALARDAN HİÇBİRİNİ KABUL ETMİYORUM!
Eski ilaçlar bitene kadar eski yöntem geçerli olsa ne olurdu yani. Hem gereksiz işgücü ve zaman kaybına sebep ol hem de suçla, Zararsız görünümlü zararlının saçmasapan işlerinden irice bir tanesi daha işte