BARBIE: TÜM PEMBE HAYALLERİN FOSSEPTİK ÇUKURUNA DÜŞÜŞÜ 

Dikkat: Spoiler ve ‘Barbie filmini sevmemeniz için nedenler’ içerir

Safranbolu’da Deadpool ve Düğün-dernek filminden bu yana sinema salonu ilk defa ağzına kadar dolu. Normal zamanda salona yeterince müşteri olmadığı için filmi bile oynatmadıkları oldu. Zaten genelde de 10 kişi kadar yaşıyor burada filmleri sinemada görmek isteyen. Evet heyecanlıyız çünkü gençlerin en çok beklediği benimse Oppenheimer’dan sonra ikinci en çok beklediğim film olan Barbie başlıyor. 

Başlangıç sahnesinde Stanley Kubrick’in 2001: A Space Odyssey filmine gönderme var hatta taklit diyebiliriz. Müzik de aynı. Ha müzik muhteşem o ayrı. Komik desem komik değil. N-bir kız çocuğu elindeki oyuncak bebeği yere vura vura kırdı. Sonra da diğer bebeği onunla kırdı. Ben oyuncaklar konusunda hassasım. Toy Story’de Woody’nin ayakkabısının altındaki Andy yazısı oyuncak tamircisi tarafından boyanırken gözlerim dolar. Bir oyuncak bebek filmi bir çocuğun başka bir oyuncağı kırmasıyla başlayamaz. Oyuncak açısında n ırkçılıktır ve çocuklar arasında saldırganlığı teşvik eder. Bence kabul edilmezdir. 

Filmin künyesi: Barbie 

Başroller: Magot Robbie, Ryan Gosling 

Yayınlandığı tarih: July 21, 2023     

Yazarlar: Greta Gerwig, Noah Baumbach 

Yönetmen: Greta Gerwig 

Uyarlandığı platform: İlk defa 9 March 1959’da Mattel oyuncak firması tarafından üretilen Barbie oyuncakları. 

Yayınlandığı platform: Sinemalar 

IMDb puanı: 7.7 (Ben 4 verdim!) 

Kuru, tatsız, esprisiz bitmek bilmeyen “Hi Barbie”replikleriyle Barbieland’e giriş yapıyoruz. Hani o kadar pembe şey var ama sevimli bile değil. Tek espri zaten filmin fragmanında gördüğümüz Margot Robbie’nin  ayakuçlarına basan mükemmel Barbie bebek ayakları.

Barbie ve Ken’i Midjourney AI kullanarak resmettim.

Evet Ryan Gosling ve Margot Robbie, Barbie ve Ken’i çok güzel canlandırıyorlar. Ama sadece şeklen. Gerçekten insan oyuncak bebek olarak. Saçma sapan repliklerle kadın-erkek eşitliği mi desem, feminizm mi desem, ataerkillik mi desem, varoluş krizi mi desem, bir sürü beylik kelimeyi cümle içinde kullanmışlar ama ne zeki ne güldüren ne de düşündüren diyaloglar yakalayamamışlar. Yazarların kafası her şeyden katalım ‘little little in the middle’ yapalım güzel olur mantığındaymış ama güzel olmamış işte

***

Gerçek hayatta küçük bir kızken Barbie ile oynayan ve artık bir genç kız olmuş asi karakter, bir iki ümit verici replikten sonra senaryodaki diğer çöplük karakterlerin yanında yerini alıyor. Annesi ve kendisi sırf İspanyol kökenli oldukları için filmde yer almışlar gibi görünüyor ki bu da ırkçı bence.

Barbieland’in ve orada yaşayanların aksine dünyayı hâlâ erkeklerin yönettiğini gören Ken, güya dünyadaki tüm maço erkek adetlerini Barbieland’e getirip bir ‘Kendom’ yaratıyor. Sonrası Barbie’lerin Ken’leri birbirine düşürmesi ve saçma sapan Ken danslarıyla (ay hakikaten saçma sapandı! Herhangi bir şarkı veya filme gönderme var mı diyerek izledim. Varsa da ben anlamadım ama berbattan öte gidemedi!) kavga sahneleri geldi. Zaten yeterince kötülemediysem ve filme hala gitmeyi düşünüyorsanız, ki gidin kendi gözlerinizle görün, sonunu söyleyeceğim diyemem çünkü filmde elle tutulur bir hikâye olmadığı gibi doğru düzgün bir son da yoktu. 

*** 

Ken ve Barbie âşık olabilirlerdi. Arkadaş veya kanka olabilirlerdi. Barbie hamile kalabilir, minik Barbie bebekleri olabilirdi. Minik Margot Robbie’ler şirin olmaz mıydı? Veya Barbie bebeklerin o muhteşem kıyafet koleksiyonundan giymek için şatolara gidebilirdi. Saraylara gidebilirdi. Veya başka Barbieland’lere gidebilir oralarda bir sürü kendisinin aynısı bebekler görebilirdi. 

İlk sahnede bebeklerini kıran kız çocuğuna gönderme yapılabilirdi. Oyuncak kırmanın kötü olduğu belirtilebilirdi. Veya oyuncaklara zarar verdiği için biz özür mahiyetinde tamir edebilirdi onları. Ama güya her ırktan her renkten her meslekten kadınları temsil eden Barbie bebekler üreterek kadınları özgür kıldığını (şakayla da olsa) iddia eden bir oyuncak firmasından neler bekliyoruz ki? Adamlar dünya çapında milyonlarca oyuncak daha satmak amaçlı bir film yapmış. Nokta. 

*** 

Hiç kusura bakmasınlar, ellerine verilen bavullar dolusu pembe hayallerden en anlamsız senaryoyu yazma ödülü de bu filmin ekibine gitmeli.  

Ve devam filmi çekilmemeli. (Çekecekler.) 

Yorum bırakın

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑